Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) delegesi, yöneticisi veya faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle yargılanan yüzlerce kişi yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve eşi eczacı Filiz Bedirhanoğlu, 2011-2013 yılları arasında DTK toplantılarına katıldıkları, delegesi oldukları gerekçesiyle “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla 2017 yılında davada açıldı.
MLSA’dan Deniz Tekin’in haberine göre, davayı 1 Nisan 2020’de karara bağlayan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahismail ve Filiz Bedirhanoğlu’na “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 6 yıl 3’e ay hapis cezası verdi. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi, istinaf başvurusunu reddetmesi üzerine dava 2021’de Yargıtay’a taşındı.
‘ÖZERKLİĞİ KONUŞMAK ÖRGÜTSEL FAALİYET DEĞİL’
Temyiz başvurusunu 29 Mart 2023’te karara bağlayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, oy birliğiyle aldığı kararla mahkemenin hükmünü esastan bozdu. Bozma gerekçesinde, birbirleriyle evli olan sanıkların çeşitli oda ve sivil toplum kuruluşlarında görev aldıkları, yaptıkları konuşmaların demokratik özerklik çerçevesinde, içerikleri suç teşkil etmeyen düşünce açıklamaları niteliğinde olduğuna işaret edildi.
Yerel mahkemenin verdiği kararını hukuku aykırı olduğuna karar veren daire, şu değerlendirmeyi yaptı: “PKK/KCK terör örgütü ile bağlantıları tespit edilemeyen, kod adı kullanmayan, terör örgütü içinde ideolojik veya silahlı eğitim aldıklarına, örgütün dağ kadrosu veya milis güçleriyle bağlantılarını gösteren veya ilişkilerini belirleyen delil bulunmayan sanıkların çözüm süreci olarak adlandırılan 2011-2013 yıllarındaki DTK toplantılarının bir kısmına katılarak içerikleri suç teşkil etmeyen konuşma yapmaktan ibaret faaliyetlerinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmeyeceği de gözetilerek sanıkların örgütün hiyerarşik yapısına girerek örgüt üyesi olduklarını gösteren her türlü şüpheden uzak kesin ve yeterli delil bulunmaması karşısında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatlerine karar vermek gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.”
YEREL MAHKEME KARARA UYMADI
Yargıtay’ın yeniden incelemek ve hüküm verilmek üzere gönderdiği davanın ilk duruşması 22 Kasım 2023’te davası Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya katılan sanıklar ve avukatları daha önce yaptıkları savunmaları tekrar ederek, Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına istedi. Duruşma savcısı ise esas hakkında görüşünde Yargıtay’ın bozma ilamına karşı direnme kararı verilmesini talep etti. Mahkeme oy birliğiyle aldığı kararla, Yargıtay’ın bozma kararına uymayarak eski kararında direndi.
Mahkeme, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla sanıkları 6 yıl 3’er ay hapis cezası vererek, haklarında yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararı verdi. Mahkeme direnme kararının gerekçesinde DTK’nin cezaevinde olan PKK lideri Abdullah Öcalan ve PKK’nin yürüttüğü faaliyetlerden biri olduğu savunuldu. Sanıkların, DTK’de delege olarak yer aldıkları, DTK’nin birden fazla faaliyetine katılarak PKK ve Abdullah Öcalan’ın görüşlerini ve özerkliği destekler mahiyette konuşmalar yaptıkları iddia edildi. Sanıkların yaptıkları konuşmalar ve katıldıkları toplantılarla örgüt üyeliği için gerekli şartlardan biri süreklilik ve yoğunluk şartlarını oluşturduğu ileri sürüldü.
TEMYİZE GİDİLDİ
Sanık avukatları, yerel mahkemenin direnme kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz etti. Ceza Mahkemesi Kanunu’nun CMK Madde 307. Maddesinin 4. Fıkrasına göre yerel mahkemelerin vermiş olduğu direnme kararları, direnilen daireye gönderilir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse eğer dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun verdiği kararlara karşı direnilemiyor.
DTK davaları hakkında
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü başta olmak üzere bölgede yaşanan toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunların çözümü için ortak bir politika belirlemek amacıyla 2007 yılında Diyarbakır’da kuruldu. Kürt sorunun çözümünde Demokratik Özerkliği savunan DTK, bölgenin 25 ilinde faaliyet yürüten yüzlerce sivil toplum örgütü, siyasi partiler, etnik, dinsel grup ve kurumların temsilcileri ile akademisyen, milletvekilleri, belediye başkanları aydın ve kanaat önderlerinden oluşan yapısıyla bölgenin en büyük sivil platformu haline geldi.
TBMM, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na görüş vermesi için DTK’yi 2012 yılında resmi davet gönderdi. DTK’nin Eş Başkanları, 2013’te Diyarbakır’a gelen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılayan protokolde yer aldı. DTK eski Eş Başkanı Hatip Dicle “çözüm süreci” döneminde DTK’yi temsilen İmralı Heyetinde yer aldı. AKP milletvekilleri, yöneticileri DTK’nin düzenlediği çalıştay, panel ve toplantılarına katıldı.
Çözüm sürecinin 2015’te bozulması ardından DTK faaliyetleri yasadışı gösterildi. DTK’nin faaliyetlerine katıldıkları gerekçesiyle aralarında gazeteci, milletvekili, belediye başkanları, sanatçı, aydın, yazar, siyasetçi, avukat, ve insan hakları savunucularının yer aldığı yüzlerce kişi hakkında soruşturma açıldı. Bunlardan bir kısmı ise tutuklandı. Haklarında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt kurmak ve yönetmek” iddialarıyla dava açıldı. İddianamelerde DTK’nin, KCK’nin Türkiye içindeki çatı örgütü ve en üst karar alma yetkisi bulunan üst meclis yapılanması olduğu savunuluyor. DTK’nin karar alma mercii olan genel kurul ve daimi mecliste görev almak, genel kurul, çalıştay, konferans, kongre, çeşitli toplantılarına katılmak, DTK binasına giriş ve çıkış yapmak, örgütsel nitelikteki basın açıklamaları ve yürüyüşlere katılmak suçlama konusu yapıldı. Bu kişiler, “DTK üyeleri ile birlikte dört ülke topraklarında Kürt ulusal birliğini sağlamak, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak ve toplumsal ayrışmaya sebep olmak amacıyla halk kitlelerini etkilemeye çalışmak” ile suçlanıyor. (HABER MERKEZİ)