Hastalarının ölümüne sebebiyet verdiği iddialarıyla gündemde olan ve hakkında dava açılan Prof. Dr. Alper Çelik’in mağdurları bitmiyor.
O mağdurlardan biride, İzmir’de yaşayan Hülya Güneri. Bir firmada müdür olarak çalışan Hülya Güneri (56), diyabet hastalığı nedeniyle Prof. Dr. Alper Çelik ve ekibi tarafından 11 Şubat 2022’de İstanbul’da ameliyat edildi.
Hülya Güneri’nin hayatı, yapılan bu ameliyat sonrası karardı. Güneri, ameliyattan sonra bağırsağının yaklaşık 7 santimini kaybettiğini öne sürerken, “Toplam 3 ameliyat geçirdim. Sağlığımı geri döndüremiyorum. Beni yarım bir insan haline getirdi” dedi.
“EVE GELDİKTEN BİRKAÇ GÜN SONRA KARNIM ŞİŞMEYE BAŞLADI”
3 yıl süreyle meslekten geçici olarak men edilen Alper Çelik hakkında şikayetçi olan Hülya Güneri, operasyonlar sonucu iç organlardan 400, dışardan ise 18 dikiş atıldığını söyledi.
Başından geçen süreci anlatan Hülya Güneri, “İstanbul’a diyabetik cerrahi ameliyatı olmaya gittim. 5 gün hastanede yattım. 5 gün sonra taburcu oldum ve eve geldikten birkaç gün sonra karnım şişmeye başladı. O süreçte hastaneyi aradım; ama hiçbir şekilde hastaneye ulaşamadım. Sonra o hastaneden bir hemşireye ulaştım. O bana ‘bu kesinlikle deri altı iltihabıdır’ dedi; fakat şikayetlerim devam ettiğinde beni Kuşadası’nda özel bir hastaneye yönlendirdiler. Orada tomografi çekildi. Tomografi sonucunda da yine bana ‘deri altı iltihabı’ teşhisi konuldu. Daha sonra ertesi gün Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesine gittik. Oradaki doktor bize ‘bu kesinlikle sindirim atığı, kim seni bu hale getirdiyse git orada seni tedavi etsinler’ dedi. Biz de hemen İstanbul’a gittik. Beni acile aldılar. Ardından apar topar ameliyata alındım. Karnımı 10 santim yarmışlar, içerisine kamera sokmuşlar. Başka bir müdahale edilmemiş. Sorunun ne olduğu da bulunmamış. 4 gün boyunca günde 4-5 kez yaranın olduğu yere gazlı bez sokup, temizlenip yeniden gazlı bez tıkılarak sorunu gidermeye çalıştılar” diye konuştu.
“SANIRIM ALPER ÇELİK’TEN AMELİYAT OLUP DA YAŞAYAN TEK KANIT BENİM”
Sorun giderilmeyince bilinç kaybının başladığını ve doktor tarafından tekrar ameliyata alınmak istendiğini vurgulayan Güneri, şunları kaydetti:
“Bir doktor ‘eşinizin ölüm riski başladı’ demiş. Sonra beni apar topar ameliyata aldılar. Karnımı tamamen açmışlar, sorunlu yeri bulmuşlar. Bağırsak ilk ameliyatta delik bırakılmış. O sürede bağırsağım 6-7 santim çürümüş. Onu kesip atmışlar, yeniden birleştirmişler. Ben kapalı ameliyat diye gittiğim hastaneden maalesef karnımda bomba patlamış bir şekilde geri döndüm. Beni yarım bir insan haline getirdi.”
“Sanırım Alper Çelik’ten ameliyat olup da yaşayan tek kanıt benim. Ben şans eseri ölmedim” diyen Hülya Güneri, şöyle devam etti:
“Elimizdeki raporlara ve raporun altında Alper Çelik’in kendi imzası olmasına rağmen, biz maalesef savcıdan ‘suç unsuru yoktur’ raporu alıyoruz. Ben şans eseri ölmedim. Ben eve geldikten sonra ortalama 2 buçuk ay tavana bakarak yattım. Eşimden Allah razı olsun, bana bebek gibi baktı. Ağrılarım devam ediyor. Ben işime devam edemiyorum. Üzülmem ve üşümem yasak; çünkü karın kaslarım gerildiğinde acılarım yine dayanılmaz hale geliyor. Kapalı bir ameliyat diye gittiğim hastaneden beni bu hale getirdiler. Ölmediğine şükrediyorum. Sanırım Alper Çelik’ten ameliyat olup da yaşayan tek kanıt benim. Kaybettiğim bağırsağım geri döndürülemeyecek bir şey. Alper Çelik sağlığımı da geri veremiyor. Kendisine maddi manevi tazminat davası açtım. Derdim para değil; çünkü para bir şekilde kazanılır. Sağlığımı geri döndüremiyorum. Bedelini bir şekilde ödemeli. Yetkililerden bu konuda destek istiyorum.”