Mustafa Kemal Atatürk ve Sevan’ın ipine sarılanlar…
”Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır” lafının canlı örneği gibidir Sevan Nişanyan.
Eğitim kısmı şu: Robert Lisesi’ni bitirdi, ABD’ye gitti, Yale Üniversitesi’nde felsefe okudu, Columbia Üniversitesi’nde siyaset bilimi doktorası verdi.
Eşeklik baki kalır kısmı şu: 2008’de bir tartışma sırasında eşinin üzerine kavanozdaki dışkısını döktü.
O dönem çalıştığı Agos Gazetesi’ndeki tartışmalar sırasında özel hayatına değil, bilimsel çalışmalarına odaklanılmasını istemişti.
Aynı Sevan Nişanyan, 15 sene sonra Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türkiye Cumhuriyeti için yaptıklarıyla değil, önceden uydurulmuş özel hayat yalanlarıyla yargılamaya kalktı.
Nişanyan’ın kullanma ihtiyacı duyduğu özel hayat yalanlarına açıklama getirmek tartışmayı yanlış yerde tutmak olur ama en azından “Hep kız çocuklarını evlat edinmiş” dediği Mustafa Kemal Atatürk’ün Kafkas Cephesi’nde evlat edindiği Abdürrahim Tuncak ve Yalova’da evlat edindiği Sığırtmaç Mustafa’yı yazmak bile yeterli olacaktır saçmalığı anlatmaya…
Sevan Nişanyan’ın Mustafa Kemal Atatürk’e karşı giriştiği saldırıya en büyük desteği veren hesaplar için de söylenmesi gerekenler var.
Dini referanslarla bu saldırıya destek verenlerin Nişanyan’ın 2013’te benzer ve daha ağır bir suçlamayı peygamberimiz Hz. Muhammed’e yönelttiğinden ve yargılandığından haberleri yoktur tahminen.
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” bu coğrafyanın değişmez ucuzluğu oldu her zaman.
Kime destek verdiğine bakmaz, onun kulaktan dolma bilgilerle başka nelere saldırdığını araştırmazsan hiç istemediğiniz bir yerde bulursunuz kendinizi.
Afet İnan meselesinde bakmamız gereken yer…
Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi evlatlarından Afet İnan’ın durumuna dair yazmam gerekenler var.
Sırf küçültmek için uydurulmuş çirkin bir hikâyeye cevap vermek değil niyetim, daha önemli bir konu var.
Afet İnan, Atatürk ile tanıştığı 1925 senesinde eğitim almak üzere burslu olarak Lozan-İsviçre’ye gönderilir, orada iki sene kalır.
Yurda dönüşünde önce İstanbul sonra Ankara’da lise öğretmenliği yapar.
Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi kurulunca Afet İnan’ın orada ders vermesi gündeme gelir ama mevzuat izin vermez.
Bunun üzerine Afet İnan tekrar İsviçre’ye gider, Cenevre Üniversitesi’nde lisans ve doktora eğitimini tamamlar.
Mustafa Kemal Atatürk, kendi manevi kızı için bile mevzuat değişikliğine gitmez, kendi çıkardığı yasaya uygun davranır.
Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam kitabında anlattığı Afet İnan’ın Atatürk için “huzur iklimi” yarattığı cümlesine gelince:
O kısım doğrudur zira Afet Hanım, Cumhuriyet projesinin yetiştirmek istediği gençliğin gerçeğe dönmüş halidir biraz da…
İnanmak istemeyenlere küçük bir not daha ekleyeyim: Afet Hanım, Aralık 1935’te Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektupta, Türklük hakkında ileri geri konuşan bir profesörle tartıştığını, onun da hatasını yine sınıf önünde düzelttiğini anlatır.
Mektubunu da “saygıyla ellerinizden öperim” diyerek bitirir.
Bir başka saçmalık: Çocuklara bira…
Bazı saçmalıklar var ki, onların kaynağı bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ü çok sevdiğini söyleyenler:
Önce kısa bir hatırlatma yapmak isterim:
2007 senesinde verdiği bir röportajda, İş Bankası kendisine şoförlü araç tahsis etmediği için şikâyetçi olan rahmetli Ülkü Adatepe’yi Sabah’taki köşemde eleştirmiştim. Fikrim değişmiş değil, okuduğum kitaplardan aklımda kalan bilgiler Mustafa Kemal Atatürk’ün devletin kendisine tahsis ettiği araçların kullanımı konusunda çok hassas olduğuydu ve Ülkü Hanım’ın sitemini yersiz bulmuştum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara bira içirdiği iddiası da yine aynı kaynağa dayanıyor maalesef.
TRT’ye verdiği bir röportajda Ülkü Adatepe “Atatürk’ün kendisine bira içirdiğini” söylemişti.
İşin doğrusu şu, Atatürk’ün Ülkü Adatepe’ye içirdiği şey Şark Malt Hülasası.
Sadece çocuklara değil, süt artırımı için annelere de içiriliyordu.
1932 doğumlu olan Ülkü Adatepe’nin sözlerinin ardından neler yazılmadı ki?..
Bugün emziren anneler için halen arpa maltından yapılan destek içecekleri satılıyor ama bir uygunsuz laf, işleri bambaşka yerlere götürüyor.